Dönüş yolculuğu gözyaşlarıyla başladı.Sonra hava yavaştan karadı. Oğlum uyudu. Ben kulaklığıma sarılıp, içime döndüm. Camdan yansıyan gölgeme üzüldüm...
Süzüldü gözyaşlarım yanaklarımdan, yalnızlığıma odaklandı fikrim.Düşündüm, düşündüm...
Yolculuk bitti de benim üstümden kara bulutlar dağılmadı. Tepemde kaldılar öylece. Evimde bile yağmurlar yağdırıyorlar yüreğime... Ve bir kaplumbağa olmak istiyorum bu günlerde ben. Kabuğuma çekilip, kendimi uzak tutmak istiyorum herseyden. Uzun zamandır uğramamıştı bu his bana. Simdi sabah kalkıyorum, öğle yatmayı bekliyorum. O uykudan kalkıp bir sonrakini gözlüyorum. Yine de dağıtamıyorum o kara bulutları.
Ve bugünlerde ben, başka bir farkındalığıma yanıyorum. Yüreğimi açacağım bir dostum olmayışına uyanıyorum.En çok bu yakıyor canımı... Herkese dost olupta, dost bulamamak, paylasamamak! Güven kapılarını çoktan kapatıp kendime kalmak! Bir zamandır benim seçimimdi bu, artık kendimi taşıyamadığımı anladığım birkaç güne kadar...
( ilk kez bu kadar dağınık yazıyorum belkide, ilk kez ordan burdan... Ama anla işte bende dağınığım, bu yazımda ondan...)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
sen de bir ses verir misin?